2019 Yılı ilk yarısını değerlendirmenizi istesek, nasıl bir projeksiyon çizersiniz, yılın ikinci yarısı için beklentileriniz nedir? Bunu hem Türkiye hem de dünyadaki gelişmeleri göz önünde bulundurarak ve döküm sektörüyle birlikte varsa hizmet verdiğiniz diğer sektörleri de karşılaştırarak değerlendirir misiniz?
2018 yılı son çeyreği ile başlayan ve etkilerini 2019 yılının ilk yarıyılında hissetmekte olduğumuz küresel ekonomik değişkenlikler, dünya piyasası ile aynı anda ülkemizi de etkilemeye devam etmektedir. Global piyasalarda yaşanılan arz daralması ve bununla beraber gelen döviz kurlarındaki dalgalanmalar ihracat tabanlı döküm sektörü üreticilerimizi temelden etkilemiştir. Bu etkilerin doğurdu sonuçlar 2018 ilk yarıyılı ile kıyaslandığında %20-25’lik bir Pazar küçülmesine sebebiyet vermektedir.
2019 yılının ikinci yarıyılı ile ilgili analizlere baktığımızda iyimser bir tablo çizmek için biraz erken olduğu görüşündeyim. Global krizin etikleri devam etmekte olup gelişmiş Avrupa Birliği ülkeleri, başta olmak üzere istenilen somut adımların atılamadığı net bir şekilde görülmektedir. Ülkemizde yaşanılan kur bazlı ekonomik istikrarsızlık, Ortadoğu’da artış gösteren gergin atmosfer ve ambargolar, ülkemizdeki siyasi ve ekonomik dalgalanmaları doğrudan tetiklemektedir. Bu etkiler sanayi üretiminin büyük bölümünü ihracat temeli üzerine oturtmuş olan üretim ekonomimizi daha zorlu günler beklediğini göstermektedir. Firmamız, döküm sektörü dışında; refrakter, abrasiv, balata ve keçelerin imalatında, ham madde olarak kullanılan bağlayıcıları üretmektedir. Bu alanlarda da yaşanan hem iç hem de dış pazarlarda yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle etkilenmektedir. Balata ve Refrakter sektöründe ortalama yüzde 15-20, abrasiv sektöründe ise yüzde 10-15 civarında daralma yaşanmıştır. Şirketimiz, kapasite artırımları ve teknolojik makine ve ekipman yatırımlarını da yapmış ve yapmaya da devam ederek ilgili olduğu sektörlerde ticari faaliyetlerini sürdürmektedir.
Döküm ana alıcısı “Otomotiv Sanayindeki” ana gündem olan elektrikli ve hibrit araçlara geçişin öngörülenden
daha hızlı yaşanması döküm sektörünü nasıl etkileyecek? Türkiye’de ve dünyada döküm sektörü bu gelişmeye nasıl reaksiyon gösteriyor, gözlemlerinizi aktarır mısınız?
Hibrit araçlarda; içten yanmalı ve elektrikli motorlar birlikte kullanıldığı için, içten yanmalı ve döküm yoluyla imal edilen motorların kullanılmaya devam edilmesi ön görülmektedir. Fakat elektrikli araçlarda, içten yanmalı motorlar kullanılmayacağı için, bu alandaki döküm malzemesi ihtiyacının zaman içinde azalması beklenmektedir.
Temsilcisi olduğunuz veya genel merkezinizin, rakibimiz olan Avrupa’daki döküm üreticilerinin durumuna yönelik yorumları nelerdir?
Bu yüzyılın başında Avrupa döküm sektörünün yarattığı küresel markalar, yatırımlarını gelişmekte olan ülkelerde arttırarak sürdürdüğünü görmekteyiz. Global enformasyon teknolojilerinin sağladığı iletişim kolaylıkları bu süreci yönetilir kılmaktadır. Global döküm devi Çin ve yakın gelecekte Hindistan ile rekabet edilebilirlik sağlamanın ancak ve ancak bilgi üretmek ile mümkün olduğu bilinci ile endüstri 4.0 yeni bir endüstri devrimi olarak algılanabilir. En başta Almanya ve İtalya olmak üzere gelişmiş Avrupa ülkelerinin döküm sektörüne yönelik robotik üretim destekli yatırımlarını yakından takip etmekteyiz. Mekatronik tabanlı endüstriyel üretim ile düşük işçilik giderleri sağlamak ve insan kaynaklı üretim kayıplarının düşürülmesi hedeflenmektedir. 2019 sonu itibari ile Avrupa döküm üretimi rakamlarına yönelik iyimser beklentilerin alt yapısını dolduran bu tezin dolduracağı inancındayım. Avrupa’nın en büyük 3. Dünyada ise 11. Sıralama ile ülkemiz teknik birikimi ve yetişmiş insan gücü ile yükselen trendlerin yarattığı rüzgarı arkasına alacağını şimdiden bizlere göstermektedir.
Hammaddeyi ithal yoluyla tedarik eden Türk döküm sektörü, aynı zamanda üretiminin büyük bir kısmını
da ihraç ediyor. Döviz kurlarındaki hızlı dalgalanmalar ithalatı ve ihracatı nasıl etkiliyor? Ayrıca hammadde fiyatlarında kısa ve orta vadede bir hareketlilik bekliyor musunuz?
Türkiye demir ve çelik sektörü, maalesef ana hammadde ve yarı mamul ihtiyaçlarını ithal ederek karşılamaktadır.
Kur artışı; şirketleri, öncelikle ithalat bağımlılığı nedeniyle üretim ve yatırım yönünden, diğer yandan ise döviz kredileri nedeniyle finansman yönünden etkilemektedir. İthal tedarik edilen hammaddelerin çoğu zaman vadeli alınması, kur farkı sebebiyle şirketlerin finansman yapılarının bozulmasına neden olmaktadır. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, diğer taraftan Avrupa’daki resesyonun devam etmesi, global krizden etkilenen ülkelerin tüketimlerinde düşmeye neden olacağı için, genel emtia fiyatlarının yıl sonuna kadar gerilemesi öngörülmektedir.
Son olarak dünya ticaret kavgaları, vergi artışları, ambargolar vs. döküm sektörüne etkilerini değerlendirir misiniz?
Rusya’nın soğuk savaş sonrası dünya konjonktüründe azalan etkisini küresel bir güç olarak ABD’nin doldurduğu aşikârdır. Çin ile oynanan oyunun farklı bir boyut alacağı her geçen gün daha da netleşiyor denebilir. Öncelikle Döküm sektörü bazından 2016’dan bu yana Çin, dünya döküm üretiminin yüzde 45’lik bölümünü tek başına karşılamaya devam etmektedir. ABD’nin bu büyüme karşısında Çin’e koyduğu yüksek vergiler ile bu durumu yavaşlatma çabalarına Çin hükümetinin vereceği karşılığının ne olacağını hep beraber göreceğiz. Ülkemiz açısından durumu değerlendirdiğimizde, kaliteli döküm tesisleri yatırımları ile verimliliğin yükseltilmesine yönelik çalışmaların
artması karlılığı doğru oranda yükseltecektir. Jeopolitik konumumuzun bize sağladığı Avrupa pazarındaki müşterilerimize olan tedarik avantajlarımızı kullanırken global ticaret savaşlarından kaynaklı ambargolar ve ticaret zorlukları doğu pazarlarına açılmamız ve yer etmemiz konusunda önümüzde büyük engeller oluşturmaktadır.
Haydar Çetin / Genel Müdür / Çukurova Kimya Endüstrisi A.Ş.
İlgili Dökümanı İndir.